PSİKOLOG

HANİFİ TÜRKASLAN

Ben Hanifi Türkaslan, 1998 yılında Gaziantep'te doğdum. İstanbul Medipol Üniversitesi'nde Psikoloji bölümü okudum ve buradan onur öğrencisi olarak mezun oldum. 2021 yılında Rumeli Üniversitesi'nde başlamış olduğum klinik psikoloji yüksek lisans eğitimimi 2023’te tamamladım ve bu alanda çalışmalarıma devam ediyorum.

5+
YILLIK
DENEYİM
296+
MUTLU
DANIŞAN

Biyografi

Lisans eğitimim boyunca psikoloji günleri gibi etkinliklere katılım gösterdim ve çeşitli kurumlarda staj yapma fırsatı buldum, bu da kendimi sürekli geliştirmeme olanak sağladı. Kongre ve workshoplara katılıp bilgimi ve tecrübelerimi artırmaya çalışıyorum. Şu anda hem yüz yüze hem de online olarak danışanlarıma hizmet vermekteyim. Psikoloji alanındaki mesleğime olan tutkum ve işime duyduğum saygı ile çalışmalarıma devam ediyorum.

Staj ve İş Deneyimleri

İnsan Kaynakları Departmanı

Psikolog

10.07.2018 - 11.09.2018
Psikiyatri Bölümü

Gaziantep Anka Hastanesi

15.07.2019 - 15.09.2019
Nöro Psikoloji Bölümü

Çapa Tıp Fakültesi

10.10.2019 - 12.11.2019
Nörovizyon Psikolojik Danışmanlık Merkezi

Psikolog

08.02.2019 - 08.05.2020
Bir-Sen Psikolojik Danışmanlık Merkezi

Psikolog

25.10.20-12.01.2021
Moodist Psikiyatri Hastanesi

Psikolog

01.06.2022 - 17.06.2022
Biself Academy

Psikolog

15.07.2022 - 15.01.2023

Eğitim

İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi

Medipol Üniversitesi

09.2017- 01.2021
Klinik psikoloji

İstanbul Rumeli Üniversitesi

15.10.2021- 05.02.2024

Seminer ve Sertifikalar

Çocuklarda Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi

Nevin Dölek

Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi

Murat Artıran

Rumeli Üniversitesi Şema Terapi Eğitimi

Berat Arifoğlu Zaimoğlu (90 Saat)

Rumeli Üniversitesi Klinik Süpervizyon 1

(45 Saat)

Rumeli Üniversitesi Klinik Süpervizyon 2

(45 Saat)

Cinsel Terapi Eğitimi

Sema Yeşilyurt Lapçin

Aileve Evlilik Terapisi Eğitimi 1.düzey

Hürol Fışıloğlu

Aile ve Evlilik Terapisi Eğitimi 2.düzey

Hürol Fışıloğlu

ISST Onaylı Şema Terapi Eğitimi

Bahar Köse Karaca

Çocuk ve Ergen Psikoterapi Eğitimi

Psikoterapist Hasan Demir (Kendilik Psikoloji Ensititüsü)

Şema Terapi Süpervizyonu

Reyhan Nuray Duman

Mindfulness Temelli Stres azaltma programına yönelik katılım ve bünyesinde alınan katılım belgesi
Medipol Üniversitesi Atölye Çalışmaları ve Psikoloji Günleri
Tedavi Alanları

Services provide for you

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.

Depresyon
Kaygı bozukluğu
Panik atak ve panik bozukluk
Okb(Obsesif Kompulsif Bozukluk)
Bipolar

Travma
Aile ve çift terapisi

Cinsel işlev bozukluğu
Fobiler
Trikotilomani
Uykusuzluk Bozukluğu
Agorafobi
Portfolio

My latest projects

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.

Beyindeki kimyasal dengenin bozulması bu hastalığın başlangıcında büyük rol oynar. Beyinde duygusal durumunuz, yargılarınız, hedefleriniz ve çözümleriniz konusunda önemli işlevleri olan frontal lob’un yaşadığınız travmatik olaylar sonucunda zarar görmesi depresyona girmenize sebep olabilir. Örneğin, uzun süredir devam eden bir ilişkinin bitmesi, yeni doğum yapmak, sevdiğiniz birinin ölümü, işsizlik, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı gibi bizi yıpratacak ve beyininiz de etki bırakacak olaylar sonucu depresyon olasılığı artmaktadır. Depresyon, genetik aktarım yoluyla da kişiden kişiye geçebilir. Ailesinde, depresyon ya da başka bir psikolojik rahatsızlık olan bireylerde depresyon görülme olasılığı daha yüksektir.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum.

Her insan işi, okulu, ailesel problemleri, sağlık sorunları sebebiyle kaygı duygusunu yaşayabilir. Kaygı duyduğumuz anlarda gergin olmamız, titrememiz veya terlememiz, çarpıntı hissetmemiz vücudumuzun verdiği doğal tepkilerdir. Kaygı bozukluğu (anksiyete) ise hissettiğimiz kaygı duygusunun aşırı derecede ve devamlı olarak hissedildiği, hayatımızı etkileyen bir rahatsızlıktır. Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler kendilerinde kaygı hissi uyandıran durumlarda bu durumları olduğundan daha kötü görerek korku duyar ve paniklerler. Başlarına çok kötü bir şey gelecek ve geçmeyecek gibi hissederler. Kaygı bozukluğu olan kişiler kendilerinde bu hissi uyandıran durum ve olaylardan kaçınırlar. Hatta bu durumlardan kaçınabilmek için kendi hayatlarını kısıtlamayı bile göze alırlar. Kaygı bozukluğu kişilerin hayat konforlarını ciddi derecede düşüren bir rahatsızlıktır. Örneğin obsesif kompulsif bozukluğu olan bir kişi temizlik takıntısı dolayısıyla dışarıda bir yere oturamaz ya da dışarıda bir yüzeyle temas ettiğinde ellerini defalarca yıkar veya kedilere karşı fobisi bulunan kişiler kedi bulunan ortamlarda oturmaktan kaçınırlar.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum.

Panik atak nedenleri kesin olarak bilinmemektedir, böyle bir durum kişinin huzurlu olduğu bir anda da ortaya çıkabilir. Panik atak bazen aşağıdaki nedenlerle de olabilir. Bu etkenler şunlardır:

Sevdiğimiz birini kaybetmemiz sonunca yaşadığımız duygusal travmalar

Kişi de Obsesif Kompülsif Bozukluk, Histerik Kişilik Bozukluğu gibi rahatsızlıkların olması

Genetik yatkınlık

Stresli bir yaşam tarzına sahip olmak

Değişken uyku düzeni

Yaşanılan olumsuzluklardan kolay etkilenen bir kişilik yapısına sahip olmak

Boşanma

Cinsel bir saldırıya maruz kalma

Çocukluk yıllarında cinsel istismara uğrama

Aşırı kafein ve alkol tüketimi

Sigara, uyuşturucu gibi zararlı maddeler

Beynin içinde bulunan bazı maddelerdeki dengesizlikler gibi tıbbi sebepler

Obsesif kompulsif bozukluk, bireylerde takıntılı, problemli ve rahatsız edici düşüncelere yani obsesyonlara ve bu takıntılı düşüncelere bağlı olarak ve bu düşüncelerden kurtulmak için gelişen genellikle birbirini tekrarlayan davranışlara yani kompsulsiyonlara neden olan psikolojik bir rahatsızlıktır.

Obsesyon, bireylerin kendilerini düşünmekten alı koyamadıkları, engel olamadıkları, isteseler dahi zihinlerinden atamadıkları olumsuz düşüncelerdir. Obsesyonları, her kişinin gün içerisinde düşünebildiği olumsuz düşüncelerle karıştırmamak gerekir.

Obsesyonlar, oldukça negatif, sorunlu ve rahatsız edici, zaman zaman ise toplum tarafından kabul görmeyecek düşüncelerdir. Obsesyona sahip olmayan bireyler olumsuz düşüncelerini zihinlerinden savuşturup atabilirken, obsesyona sahip bireyler bu düşüncelerini isteseler dahi zihinlerinden atamazlar ve bu düşüncelerden kurtulmak için farklı yollara başvururlar. Obsesyona sahip bireyler düşüncelerinin yanlış olduğunu bildikleri halde bunu engelleyemezler.

Obsesyonlar, bireyler yüksek seviyelerde strese ve kaygıya neden olmaktadır. Obsesif düşüncelere verilen örneklerden bazıları şöyledir; dışarıdan mikrop bulaşacağına ve engel olunamayacağına dair düşünceler, sevdiği birinin kaza geçirip öleceğine dair düşünceler, cinsel davranışlarını engelleyemeyeceğine ve utanç duyulacak bir şey yapacağına dair düşünceler.

Kompulsiyon, obsesyonlara yani sorunlu ve engellenemeyen düşüncelere sahip bireylerin bu düşüncelerden ve düşüncelerin yarattı stres ve kaygıdan kurtulmak için başvurdukları birbirini tekrarlayan davranışlardır. Sorunlu ve engellenemeyen düşüncelere sahip bireyler, bu birini tekrarlayan davranışları yaptıklarında düşüncelerinden kurtulacaklarına inanırlar.

Bu davranışlar bireylere biraz olsun rahatlama sağlasa da en nihayetin sorunlu düşünceler geri gelmektedir.

Kompulsif davranışlar, sorunlu düşünceler ile her zaman bağlantılı olmayabilir. Yani sevdiği birinin öleceği ile ilgili engelleyemediği düşünceleri olan biri evin her yerini simetrik düzenlemezse sevdiği kişinin öleceğini düşünür ve sürekli olarak bir yerleri düzeltir.

Bipolar Bozukluk Nedir

Bipolar bozukluk, diğer isimleriyle ikiuçlu bozukluk veya manik depresif bozukluk, uç noktalarda iki ayrı ruhsal durum yaşanmasına neden olan psikolojik bir hastalıktır. Uç noktalarda yaşanan bu ruhsal durumlardan biri tanesi bireylerin sürekli manik bir halde yani neşeli ve enerjik oldukları durum, diğer ise depresif yani karamsar, sıkıntılı, bezgin olduğu durumdur. Bu iki ruhsal durum, bireylerde dönem dönem görülmekte, hastalığın nüksetmediği dönemlerde bireyler tamamen normal bir hayat sürmekte ve kendilerini normal hissetmektedir.

Mani dönem: Bipolar bozukluğun iki ucundan birini oluşturan mani dönemde, bireyler abartılı bir şekilde coşkulu, enerjik ve heyecanlıdır. Yaptıkları her işi coşku ve abartı ile yaparlar. Çok az uyku uyurlar ve uykuya ihtiyaçları olmadıklarını düşünürler. Mani dönemde bireyler, mantıklı olmayan fikirler üretebilir ve bunun çok eğlenceli ve güzel olacağını düşünüp hayata geçirmeye çalışabilirler. (Çok pahalı bir araba alma, işi bırakma, çok uzak bir yere tatil gibi ansızın gelişen planlar yapma)

Depresif dönem: Bipolar bozukluğun bir diğer ucu olan depresif dönemde, bireyler kendilerini aşırı derecede mutsuz, umutsuz hissederler ve kimsenin onları sevmediğini, değersiz olduklarını düşünürler. Depresif dönemde bipolar bireylerin zihnine karamsar düşünceler hakimdir, hiçbir şeyin iyi olmayacağını düşünerek, gelecekle ilgili çok karamsar bir ruh hakine bürünürler. Bu dönemde kişilerin iştahları kesilir ve uyku uyuyamazlar. Depresif dönemdeki bipolar bireyler, bu dönemde intiharı ve ölümü sıklıkla düşünürler.

Bipolar kişilerin hissettiği yoğun duygular ve duygu değişimleri insanların günlük hayatta yaşadığı duygu değişimleriyle aynı değildir. Her insan gün içerisinde mutlu coşkulu veya karamsar, umutsuz olabilir. Bu duygular ve değişimler bireylerin gün içerisinde yaşadıklarına göre değişmektedir. Bipolar kişilerin, hissettiği duygular ve yaşadığı duygu değişimleri ise günlük olaylara bağlı değildir. Bu hastalığa sahip kişiler duygularını aşırı ölçülerde hissederler ve yaşadıkları duygu değişimleri hayatlarını derinden etkileyecek kadar uzun sürebilir.

Travmatik yaşantılar, bir insanın kendisinin ya da başkalarının hayatını ve güvenliğini tehdit eden aşırı tehlikeli veya korkunç durumlardır.

Travma sonrası stres bozukluğu;travmatik bir yaşantının (maruz kalma ya da izleme olabilir) sonucunda oluşabilecek ruhsal bir hastalıktır. Bir kader değil tedavisi mümkün bir hastalıktır.

Travmatik yaşantılar, bir insanın kendisinin ya da başkalarının hayatını ve güvenliğini tehdit eden aşırı tehlikeli veya korkunç durumlardır. Böyle durumlara örnek olarak doğal afetler, ağır kazalar, savaşlar, ölümcül hastalıklar ile bedensel veya cinsel şiddet gösterilebilir. Bir veya birkaç travmatik durumun sonucunda, eğer bir kimsenin kendisi mağdur durumdaysa veya başka bir insanın başına gelen korkunç bir olaya (mesela ağır bir trafik kazasına) tanık olmuşsa, travma sonrası stres bozukluğu TSSB oluşabilir.

Aile ve çift terapisi, aile üyeleri veya çiftler arasındaki ilişkileri, iletişimi ve sorunları ele alan bir psikoterapi türüdür. Terapist, bu terapi sürecinde aile veya çift üyeleriyle birlikte çalışarak ilişki dinamiklerini anlamaya, sorunları çözmeye ve iletişim becerilerini geliştirmeye odaklanır. Terapi genellikle düzenli oturumlar şeklinde gerçekleşir ve katılımcıların daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olur.
Korku ve Fobinin Farkı Nedir?

Korku bizi tehdit eden ve tehlikeye sokabilecek olaylara karşı verdiğimiz tepkidir. Yolda önüne bakmadan yürüyen biri hızlı bir bisikletin ona doğru geldiğini görünce korkabilir, ya da karanlık bir sokağa giren biri başına bir şey gelecek diye korkabilir. Korku duyduğumuz şeyler genel olarak mantıklı ve çevremizdeki insanlarında aynı reaksiyonları göstereceği şeylerdir. Korkular uzun süreli de olabilir ancak korku duyduğumuz şeyler hayatımızı aşırı derecede etkilemez.

Fobiler ise aşırı bir korku duyma halidir. Hayatımızı etkiler ve aşırı korku duyduğumuz o nesneden, canlıdan veya olaydan sürekli olarak kaçmamıza ya da hayatımızdan çıkarmamıza sebep olur.

Uykusuzluk, bireylerin uykuya dalmalarını zorlaştıran ve engelleye, uykuda olduğu sürede sürekli uyanmasına neden olan, sabahları normalden çok daha erken saatte uyanmasına ve uyandığında yeniden uyuyamamasına sebep olan yaygın bir uyku bozukluğudur. Uykusuzluğun bir diğer ismi de insomnia’dır.

Uykusuzluk, bireylerde yorgun uyanmaya ve gün içerisinde enerji bulamamaya, odaklanamama sorunun ortaya çıkmasına ve ruh hallerinin olumsu etkilenmesine neden olmaktadır. Düzenli ve yeterli uyku alamayan bireyler, daha mutsuz, dalgın ve daha karamsar bir ruh haline bürünmektedir ve kişilerin yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Uykusuzluk dikkat dağınıklığına, odaklanamama problemine ve hafıza sorunlarına yol açacağı için günlük hayatta sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Uykusuzluk, zaman zaman birçok kişinin yaşadığı bir sorundur. Bu sorun günler veya haftalar sürebilir. Uykusuzluk sorunu bir ay veya daha uzun süre devam ediyor ise o zaman bir doktora başvurulması gerekmektedir.

Sağlıklı ve yeterli bir uykunun tanımı kişiden kişiye göre değişmektedir ancak yetişkinler yeterli uykunun alınması için 6-8 saat uykuda geçirilmelidir. Bu saat aralığı çocuklarda ve yaşlılarda artmakta veya azalmaktadır. Uykusuzluk oldukça sık rastlanan bir sorundur. Yetişkinlerin %50 sinde görülen bu sorun, kronik uykusuzluk olduğunda ise 10 kişiden 1’inde görülmektedir. Ayrıca uykusuzluk, kadınlarda erkeklerden daha sık görülmektedir. Bu sıklık neredeyse iki katı kadardır.

Agorafobi, insanların kendilerini stresli hissetmelerine neden olabilecek yerlerden ve durumlardan kaçınmasına neden olan bir tür endişe bozukluğudur.

Agorafobili insanlar kendilerini stresli bir durumda bulduklarında, genellikle hızlı kalp atışı ve bulantı gibi panik atak belirtileri gösterirler. Ayrıca, bu belirtileri, kaygı yaşadıkları ortama girmeden önce de yaşayabilirler. Bazı durumlarda, durum o kadar şiddetli olabilir ki, bankaya veya markete gitmek gibi günlük aktiviteler yapmaktan kaçınabilirler ve günün çoğunda evlerinin içinde kalırlar. Agorafobili insanlar genellikle korkularının mantıksız olduğunu fark eder, ancak bu konuda hiçbir şey yapamazlar. Bu, kişisel ilişkilerini ve işteki veya okuldaki performanslarını etkileyebilir.

Agorafobiden şüpheleniyorsanız, mümkün olan en kısa sürede tedavi almak önemlidir. Tedavi, semptomlarınızı yönetmenize ve yaşam kalitenizi artırmanıza yardımcı olabilir. Durumunuzun ciddiyetine bağlı olarak tedavi; terapi, ilaçlar veya yaşam tarzındaki değişimlerle sürdürülebilir.

Danışan Yorumları

Yorumlar danışanlardan izin alınarak paylasılmıştır.

İLETİŞİM

Destek almak için formu doldurmanız yeterlidir.

Ofis

Atatürk mah Alemdağ cad. Uluçay apartmanı no:18/14
Ümraniye, İstanbul

Mail

officialhanifiturkaslan@gmail.com

Phone

Cep: +90 530 072 70 27
Sabit: (0216) 335 45 37